fbpx
Cuma, 23 Eylül 2005 05:00

Oğuz Han'ın torunlarından Kürt

Ögeyi değerlendirin
(10 oy)

Tapu tahrir defterlerine göre, Şam ve Sivas yörelerinde yaşayan 1120 hanelik "Kürt Mehmedlü Cemaati", Dulkadirli Türkmenlerine bağlı olması.

Elbistan'daki Yassıpınar yaylakları ile Diyarbakır'da yaşayan "Kürt Mehmedlü Cemaati" ise Bozulus Türkmenlerine mensubiyeti.

Maraş'ın Sarondi ve Engizek bölgelerinde yaşayan "Kürt Atlu Cemaati" Dulkadirli Türkmenlerinden Gözeciler Taifesi'nden olması.

Urfa bölgesinde yaşayan "Döğerli Kürtleri Cemaati", 24 Oğuz boyundan Döğerli Türklerine aidiyeti.

Gök Armut mezraasında yaşayan "Kürt Cemaati" Bozoklar'a, Maraş-Elbistan yöresinde yaşayan "Kürt Kızıl Cemaati", 24 Oğuz boyundan biri olan Eymür Türklerine ait bulunması.

Adana Özerili'de yaşayan "Kürdaan Cemaati", Ahmet bin Özer gurubuna, Adana Kınık'da yaşayan "Kürtler Cemaati" ise, Şah Melik Taifesi'ne bağlılıkları.

Öte yandan, defterlerde, özellikle İçel ve Mut'ta bulunan ve Kürtismi taşıyan aşiretlerin tümünün Türk boylarına bağlıolduğunun belirtilmesi. 1

Prof. Dr. Laszlo Rasonyı'nın "Tarihte Türklük" kitabında "Türk asıllı Kürt oymağı"derken, tarihi bir tesbitte bulunması. 2

"Ahmede Hani, Botan Beyi'ni methederken doğudaki Kürt vatandaşlarımızın asıl ve kökenleri hakkında da bir ipucu vermektedir.

'Ecnas-i milel muti' u minkad

Nesle vi Ereb, emir-i ekrad.'

"Milletlerin çoğu ona itaat etmiş ve boyun eğmişti. O aslı Arab, Kürtlerin emiriydi. Malumdur, Emevi ırkçılığı ve zulmü zamanında Arabistan yarımadasından, seyyidlerden, Hz. Peygamber'in sülalesinden, Sahabeler'in çoğunluğunun torunları Doğu Anadolu'ya göç etmiş; bu bölgeye yerleşmişlerdi. Bugün Doğu Anadolu'da Halit bin Velid, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin neslinden binlerce Kürt vatandaşımız vardır." 3

Derken Doğu'nun sırf Kürtlerden ibaret vatandaşlarımızla meskûn olmadığına işaret etmesi; yani karşımıza Kürtleşmiş Arapların da çıkması, "Kürt" kelimesinin, ayrı bir ırk olarak değil de vasıf olarak kendisini göstermesi.

Meşhur alim Tahir-ul-Mevlevi, Çelebi için, arş hazinelerinin anahtarı, ferş, yani yer definelerinin emini, zahiri ve batıni birçok fazilet sahibi, hakkın ve dinin keskin kılıcıdır. İsmi: Hasan bin Muhammed bin Hasan'dır. (İbn-i ehi Türk) denilmekle tanınmıştır, dedikten ve Konya'nın eşraf ve ayanından iken, yalnızlığı ihtiyar eylemiş, Hz. Mevlana'ya intisap ederek, on seneden fazla hizmet-i Mevlana'da bulunmuş, Mesnevi'yi yazmak vazifesiyle, adının ebediyen anılmasına muvaffak olmuştur. Hazret-i Pir'in kendisine fevkalade teveccüh ve muhabbeti vardı, diye de vasfettikten sonra, gayri ihtiyari "Çelebi Hüsamüddin hazretleri, aslen Kürddür, yani Türk Irkındandır."şeklinde, vurucu bir cümle sarf etmekle, farkında olmadan, büyük bir hakikate parmak basması.Böylece "Kürt" kelimesinin ırk ismi olarak değil, vasıf olarak kullanıldığını, dolayısiyle göstermiş olması. 4

Yazar Mehmet Niyazi'nin: "Bir Kürtçü arkadaşım da Kazakistan'a gitmiş; orada üç gün kalmış, döndükten sonra görüştüğümüzde bana şunları söyledi: 'Senin söylediklerine inanmıyordum. Fakat Kazakistan'da geçirdiğim üç gün zarfında, sizin kullanmadığınız, bizim Kürtçe diye kullandığımız 221 kelimeyi Kazakların da kullandığını tespit ettim. Ne Kazaklar Kürdistan'a geldi, ne de Kürtler Kazakistan'a gitti. Vallahi biz de Turanî’yiz.' demesini" nakletmesi.

Ayrıca:"Bir süre önce, hekim olan bir Kürt kardeşim bana geldi: 'Son devirde yapılan çalışmalarla aslımızı Urartulara bağlamak istiyorlar. Ben Ermeniler'le değil de Türklerle kardeş olmanın gururunu yaşamak istiyorum. Niçin tarihimizi araştırmıyor, aslımızı yazmıyorsunuz?' diye feryat etmesini" yazması.

Ve:"İdris-i Bitlisi Hazretleri'nden, Alman Pr. Fritz'e kadar Kürtler'in menşelerine ait araştırmalar da Türkler'i haklı göstermektedir." 5 diye hükme varması.

Çince, Rusça, Türkçe, Arapça, Farsça ve bütün Batı dillerinden yararlanarak ilmi bir eser yazan Prof. Dr. De Groot'un Kürtler konusundaki bütün eserlere kaynaklık eden "Die Hunnen" adlı kitabında, Kürtlerin menşeine dair belgeler yer alması.

Yine bu eserde, Oğuz Han'ın yirmi dört torunu olması dolayısıyla Türklerin de 24 ana boya ayrıldığı, Oğuz Han'ın torunlarından birinin adının Kürt olduğu, Kürtlerin de onun adını taşıdığı yazılı olması.

Yine bu kitapta, Orhun Abideleri'nde kullanılıp da bugün Anadolu Türklerinin kullanmadığı, ama Kürtçede bu kelimelerin 532'sinin yaşadığı belirtilmesi.

Yine bu eserde, Yenisey Abideleri'nde Uygur Hakanı'nın:"Ey Kürt Beyleri" diye hitap ettiği zikredilmesi.6 tek tek üstünde durup düşünülmesi gereken hususlardır.

Nitekim:"Bugüne kadar kaydı yapılan, 11 bin 769 aşiret arasında adında "Kürt" kelimesinin geçtiği, 2920 hanedenoluşan 92 aşiret tespit ettiklerini anlatan ve bu bilgilerden "Kürt" adının tümüyle farklı, etnik bir grup olarak nitelendirilemeyecek bir şekilde karşılarına çıktığını bildiren Prof. Halaçoğlu, bu araştırmayla, "Kürt" adının hem aşiret hem de isim olarak, Türkler tarafından da sıkça kullanıldığını ortaya koymuştur." 7

Türklerle Kürtlerin ayniyetine dair son bir misal: Bir gün, uzun zamandır Van'da ciddi bir şekilde yayınlanan mahalli İkinisan gazetesinde, neşriyat müdürü sayın Ali Laleci Bey ve yaşlı zatlarla sohbet ediyorduk. Söz döndü dolaştı Van halkının ve dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu halkının menşei üzerinde yoğunlaştı. Van'ın yaşlı başlı gün görmüş zevatından olan bu muhteremler, bir hatıralarıyla sözü bağladılar.

"Efendim dediler, bundan yirmi yıl kadar önce, Avrupa'dan Van'a bir araştırıcı gelmişti. Batılı ilim adamına sorduk: Anadolu insanının kökenleri hakkında ne dersiniz? Gezip gördüğünüz yerlerde kaç çeşit kavim ve kültürle karşılaştınız?"

Batılı araştırıcı, bu sualimize karşı, daha da ciddileşerek ve kendinden gayet emin bir şekilde şöyle cevap verdi:

"Eskişehir'den buraya kadar, Anadolu'yu her yönüyle, bilhassa halkiyat ve folklor bakımından tetkik edip, araştırmak için, köy köy gezip dolaşmadığım yer kalmadı.Her yerde, aynı ziraat alet ve edevatıyla, aynı yiyip içme, aynı giyim kuşam, aynı oturup kalkma, aynı düğün dernek, aynı davul zurna, aynı horon tepme ve aynı inanç içinde, velhasıl ortak bir kültürle karşılaştığımı anladım. Yine anladım ki, Anadolu'da yaşayan halk, dış görünüşü itibariyle de, iç yapısı bakımından da aynı milletin oraya buraya serpiştirilmiş birer uzantısından başka bir şey değildir."

"Daha önce, Frechen'de Kürtçü ve komünist olarak bulunan bir öğretmenimizin -özellikle- Prof.Dr. De Groot'un 'Die Hunnen' adlı kitabını ve bunun gibi daha nicelerini okuyunca, ilmi deliller karşısında gerçeği görerek: 'Kürtlüğüm, Türklüğümün ispatıdır.' sözünü prensip edinmesi." 8

Netice itibariyle hepimizin Oğuz Han'ın torunları olduğumuzun resmidir.

 

Kaynakça                                                                                                         :

1.Halide Tayyar, Ortadoğu, 2 Ağustos 1996

2.Prof. Dr. Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük (Üçüncü Baskı) Ankara-1993, s. 128

3.Ercan Adak, Nubihar ve Ahmede Hani(2), Zaman, 1 Şubat 1996, s.2

4.Mevlana Celalüddin-i Rumi, Mesnevi Cilt: 1-2, Terceme ve Şerheden: Tahir-ul-Mevlevi, (İkinci Baskı), İstanbul-(Tarihsiz),s. 43-46

5.Mehmet Niyazi, Tercüman, 6 Eylül 1993, s.8

6.Dr. Mehmet Niyazi Bey'e gönderilen bir mektuptan nakleden, Prof. Dr. İsmet Miroğlu, Türkiye, 14 Eylül 1996

7.Halide Tayyar, Türkiye'nin aşiret haritası çıkarılıyor, Kürtler, Türklerden ayrı "Etnik Grup" değil,Ortadoğu, 2 Ağustos 1996

8.Prof. Dr. İsmet Miroğlu, Bu Oyun Mutlaka Bozulacaktır, Türkiye, 14 Eylül 1996

Okunma 6718 kez
Yorum yapmak için oturum açın

Reklam

Ziyaretçiler

45619981
Bugün
Dün
Bu Hafta
Geçen Hafta
Bu Ay
Geçen Ay
Toplam
18433
17131
63039
45353949
881460
699355
45619981

IP: 18.232.88.17
28-03-2024 18:10

Copyright © 2008 - 2020 AntalyaNet.Net All rights reserved